top of page

Gattaca Filminin Analizi

  • Yazarın fotoğrafı: Işılay Sarvan
    Işılay Sarvan
  • 19 Mar
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 22 Mar


Gattaca isimli filmin analizi yapan blog yazısının kapak fotoğrafı

Kusursuz bir hayat gerçekten kusursuz mudur?

Filmin felsefi altyapısı, bu sorunun insan zihninde canlanması üzerine kuruludur.1990’ların sonlarından günümüze kadar, genetik mühendisliği, klonlama ve genom projeleri dünya gündemini yoğun şekilde meşgul etmektedir. Üstün ırk yaratma fikri, geçmişte Nazi ideolojisinden günümüze uzanan bir motivasyonla bu projelerin temelini oluşturmuştur. Ancak, bu projelerin insan haklarına aykırı ve etik dışı olduğu tartışması oldukça güçlü bir biçimde karşımızdadır. Filmin sunduğu sahnelerde, bu etik tartışmaları detaylandırarak inceleyebiliriz. Unutmamalıyız ki, Vincent’ın da dediği gibi: “Kaderi belirleyen bir gen yoktur.”


Sahne 1 – Duş ve Hazırlık Süreci: Vincent, duş alırken vücudundaki hücreleri yok etmek istercesine kendini sert bir şekilde ovmakta, ardından duşta kalan izlerden kurtulmak için ateşe başvurmaktadır. Bu sahne, Vincent’ın kendi kusurlu bedenine duyduğu öfkeyi ve doğal bir çocuk olarak doğmuş olmasından duyduğu nefretin bir ifadesidir. İşe gitmeden önceki hazırlık sürecinde, idrar torbası düzenlemesi ve Eugene’nin parmak dokusuna kan enjekte etmesi, onun ideallerine ulaşma yolundaki saplantılı mükemmeliyetçiliğini ortaya koymaktadır. Freudyen bir bakış açısıyla, Vincent’ın hayalleri, elinde kalan tek sevgi nesnesidir.


Sahne 2 – Gattaca’ya Giriş: Gattaca’ya giriş sahnesi, fütüristik mimari ile dikkat çeker. İnsanların tek tip takım elbiseler giymesi, bireylerin robotik bir düzen içinde varoluşsal bir umutsuzlukla yaşamalarını simgelemektedir. Bandura’nın sosyal öğrenme teorisine göre, bireyler çevrelerindeki davranışları gözlemleyerek bunları benimser. Bu kusursuz insanlar da toplumda var olabilmek için uyum sağlamak ve farklılıklarını en aza indirgemek zorundadırlar.


Sahne 3 – Vincent’ın Çalışma Masası: Vincent, iş yerinde hızlıca çalışırken bir yandan klavye tuşlarının arasındaki kalıntıları temizler. Müdürü gelip ona övgüler yağdırıp Titan’a gitme haberi verir. Vincent’ın buna karşı ifadesiz bir şekilde sadece tarih sorması, narsistik bir kişilik yapılanması gibi görünse de, derin korkular ve aşağılık duygusunun izlerini taşımaktadır.


Sahne 4 – Vincent’ın Doğum Anısını Anlatması: Vincent, ailesine bir “aşk meyvesi” olarak doğduğu için sitem eder. Doğum anında topuğundan kan alınması, daha ilk saniyesinde genetik ırkçılığa maruz kalışının sembolik bir sahnesidir. Babasının gözlerindeki pişmanlık, erkek çocuk için önemli bir idol olan baba figüründen destek göremediğini ortaya koyar.


Sahne 5 – Boy Ölçme Sahnesi: Vincent ve Anton’un boy ölçüm sahnesi, Adler’in kardeş sıralaması teorisini gündeme getirir. Ancak, Anton’un daha uzun boylu ve güçlü olması, Vincent’ta aşağılık kompleksi tohumlarını atar. Erickson’un “başarıya karşı aşağılık duygusu geliştirme” modeli bu durumu açıklamaktadır.


Sahne 6 – Kahvaltı Masası: Ergenlik dönemine giren kardeşlerin kimlik karmaşası yaşadığı bu sahnede, aile Vincent’a destek olmak yerine onun motivasyonunu baltalamaktadır. Davranışçı yaklaşıma göre, korku, öfke ve sevgi üzerine inşa edilen reflekslerin, ebeveynler tarafından şekillendirildiği görülmektedir. Vincent’ın ailesi, kendi yetersizliklerini onun üzerine yansıtarak bir savunma mekanizması geliştirmiştir.


Sahne 7 – İkinci Yarış: Vincent, denizde kardeşi Anton’u yendiği sahnede, baskılar ve komplekslerle dolu zihnindeki duvarları aşar. Bu olay, Vincent’ın kendine olan inancını güçlendirerek dünyadaki her şeyin mümkün olabileceği motivasyonunu kazandırır.


Sahne 8 – Gattaca’da İşe Başlama: Vincent’ın temizlikçi olarak başladığı bu iş, onun hayallerine bir adım daha yaklaştığını simgeler. Eugene (Jerome) ile kurduğu ortaklık, güven bağını güçlendirmiştir. Eugene’in adı Yunanca “kusursuz” anlamına gelirken, Jerome’nin sürekli ikinci sırada olması, onun da bir aşağılık kompleksi taşıdığını gösterir.


Sahne 9 – Yemek Sahnesi: Vincent’ın görev müdürünün ölümü karşısındaki soğukkanlı tutumu, aslında içsel kaygılarını saklama çabasını yansıtır. Sigara gibi stres yatıştırıcı bir maddeye ilk kez başvurması, kaygılarının artığını gösterir. Uzaya gitmeyi anne rahmine dönmekle eşleştirmesi, bilinçaltındaki güvensizlik hissini vurgular.


Sahne 10 – DNA Sarmalı Merdiven: Vincent, Eugene’nin bulunduğu alt basamaklardan ona bakarak asıl “kusursuz olan” kişinin kendisi olduğunu ima eder. Gattaca’da kullanılan semboller, kusursuz olmayanların yok olmaya mahkûm olduğu alt metnini taşır.


Sahne 11 – Vincent ve Irene: Vincent ve Irene’nin birbirine duyduğu çekim, ikisinin de “tanrı çocuğu” olmalarından kaynaklanır. Irene, Vincent’a karşı şüpheci yaklaşsa da, derinlerde kader ortaklığı hissetmektedir.


Sahne 12 – Dedektif Anton’un Baskını: Anton, Vincent’ın kimliğini açığa çıkarmak için çabalar. Ancak Vincent’ın çevresindeki destek ağı ve inancı, Anton’ın üstünlük çabasını boşa çıkarır.


Sahne 13 – Son Yarış: Anton, denizdeki son yarışta Vincent’a karşı geri dönmek isterken, Vincent’ın “Arkada hiçbir şey bırakmıyorum” cevabı, aralarındaki eksik simbiyotik ilişkiyi gözler önüne serer.


Sahne 14 – Yıldızlara Kavuşma: Vincent’ın uzaya yolculuğu, ideal benliğine ulaşmasının sembolüdür. Doktorun ona yardım etmesi, insanlığın farklılıklar üzerinden yükselmesi gerektiğini savunur. Vincent’ın mekiği fırlatılırken, her atomun yıldızlardan geldiği gerçeğiyle, onun dünyadan ayrılmadığını, gerçek dünyasına kavuştuğunu vurgular.


Sonuç: İnsanları ve insanlığı var eden, farklılıklarımızdır. Bunları kusur olarak nitelendirmek, bireylerin sahip olduğu eşsiz mükemmelliği gölgeler. Yıldızlardan gelip dünyada kısa bir süre misafir olan bizlerin, bu farklılıkları kucaklaması, yaşamın anlamını oluşturur. Bu, hayata karşı kazanılmış en büyük zaferdir.

Comments


bottom of page