top of page

Erken Çocuklukta Sanal Otizm: Ekran Maruziyetinin Sessiz Etkileri

  • Yazarın fotoğrafı: Işılay SARVAN
    Işılay SARVAN
  • 8 dakika önce
  • 3 dakikada okunur

Erken Çocuklukta Sanal Otizm isimli blog yazısının görseli

Dijital dünyanın hayatımıza sunduğu kolaylıklar tartışılmaz. Ancak özellikle erken çocukluk döneminde ekranla geçirilen zamanın çocuk gelişimi üzerindeki etkileri son zamanlarda bilimsel olarak da daha sık gündeme gelmeye başladı. Bunlardan biri de “sanal otizm” olarak adlandırılan, ekran maruziyetine bağlı gelişen sosyal iletişim sorunları ve dil gecikmeleriyle seyreden bir grafik.


Sanal Otizm Nedir?


Sanal otizm, mevcut tıbbi tanı sistemlerinde resmi olarak tanımlanmış bir bozukluk değildir. Ancak bu terim, özellikle 0-3 yaş arasındaki bebek ve erken çocukluk dönemindeki çocuklarda aşırı ekran kullanımıyla ilişkili olarak gözlemlenen otizm spektrum bozukluğu (ASD) benzeri belirtileri tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır. Bu belirtiler arasında şunlar yer alabilir:

  • Göz teması kurmama veya sınırlı göz teması.

  • İsmine yeterli tepki vermeme.

  • Sözel iletişimde gecikmeler veya hiç konuşmama.

  • Tekrarlayıcı ve takıntılı davranışlar.

  • Sosyal etkileşimden kaçınma veya ilgi göstermeme.


Yapılan bazı klinik gözlemler ve araştırmalar, yoğun ekran maruziyetine sahip çocukların bir kısmında bu belirtilerin ortaya çıktığını ve ekranla temasın azaltılmasıyla birlikte bu semptomların büyük ölçüde gerilediğini göstermektedir.


Erken Çocukluk Dönemi: Kritik Bir Gelişim Penceresi

0-3 yaş aralığı, beynin hızla geliştiği, çevreden alınan uyarıların nörolojik devreleri şekillendirdiği bir dönemdir. Bu süreçte çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey; canlı, yüz yüze etkileşimlerdir. Göz teması, mimikler, ses tonu, oyunlar ve fiziksel temas gibi etkileşimler; dil, motor beceriler, sosyal zekâ ve duygusal düzenleme kapasitesinin temelini oluşturur.


Oysa ekran karşısında geçirilen uzun süreler, bu etkileşimlerin yerini çoğu zaman tek yönlü, duygusal bağ içermeyen görsel ve işitsel uyaranlara bırakır. Bu durum, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını karşılamadığı gibi bazı önemli alanlarda gecikmelere de zemin hazırlayabilir.


Yoğun Ekran Maruziyetinin Olası Gelişimsel Sonuçları


Çocuk gelişimi alanındaki araştırmalar, aşırı ekran süresi ile aşağıdaki gelişimsel sonuçlar arasında potansiyel bağlantılar olduğunu göstermektedir:

  • Dil Gelişiminde Gecikme: Canlı etkileşimdil gelişimi için vazgeçilmezdir. Tek yönlü ekran uyaranları, aktif katılımı teşvik etmediği için konuşma ve anlama becerilerinin gelişimini olumsuz etkileyebilir.

  • Sosyal İletişim Becerilerinde Azalma: Ekran karşısında pasif bir şekilde zaman geçirmek, taklit, sıra alma, karşılıklı konuşma gibi temel sosyal iletişim becerilerinin öğrenilmesini engeller. Bu beceriler gerçek yaşam deneyimleri ve yüz yüze etkileşimler yoluyla kazanılır.

  • Dikkat Dağınıklığı ve Hızlı Uyaranlara Bağımlılık: Sürekli değişen ve hızlı tempolu ekran içerikleri, çocukların dikkat sürelerini kısaltabilir ve hızlı uyaranlara karşı bir bağımlılık geliştirmelerine neden olabilir.

  • Duygusal Düzenleme Güçlükleri: Ekran, çocukların kendi duygularını tanıma ve yönetme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmaz. Aksine, ekran süresi kısıtlandığında bazı çocuklarda yoğun öfke ve huzursuzluk tepkileri gözlemlenebilir.


Sanal Otizm mi, Gerçek Otizm mi? Ayırıcı Tanı


Sanal otizm ile otizm spektrum bozukluğu (ASD) arasındaki temel fark, çocuğun çevresel uyaranlara verdiği yanıtlardaki değişim potansiyelidir. Otizm spektrum bozukluğu genetik ve nörogelişimsel kökenlidir ve belirtiler genellikle ekran süresinden bağımsız olarak süreklilik gösterir. Ancak sanal otizmde, ekran süresinin azaltılması ve canlı etkileşimlerin artırılmasıyla birlikte çocukta belirgin bir gelişme gözlemlenebilir. Bu ayrım, doğru erken müdahale stratejilerinin belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.


Sanal Otizm Çerçevesinde Ebeveynlere Yönelik Öneriler

Erken çocukluk dönemiekranlarla değil, sevgi dolu ve destekleyici insan etkileşimleriyle şekillenmelidir. Sanal otizm belirtileri gösteren çocuklarda, ekranla geçirilen sürenin sınırlandırılması ve nitelikli etkileşimlerin artırılmasıyla olumlu gelişmeler kaydedilebilir. Bu süreçte ebeveynlere yönelik bazı önemli önerilerimiz bulunmaktadır:


  • İlk 2 Yaşta Tamamen Ekransız Bir Ortam Sağlayın: Dünya Sağlık Örgütü, 2 yaşın altındaki çocuklar için ekran kullanımını önermemektedir. Bu dönemde çocuğun en temel ihtiyacı canlı etkileşimdir.

  • Ekran Kullanımını Sınırlandırın ve Kaliteli Hale Getirin: 2 yaşından sonra bile ekran süresi kesinlikle sınırlandırılmalı ve seçilen içeriklerin yaşa uygun, eğitici ve etkileşimli olmasına özen gösterilmelidir.

  • Ortak İzleme ve Açıklama Yapın: Çocuğunuz ekranla temas halindeyken yalnız bırakmayın. Birlikte izleyin ve gördüğünüz içerikler hakkında konuşun. Bu, pasif ekran tüketimini daha aktif ve anlamlı bir hale getirebilir.

  • Oyunun Gücünü Keşfedin: Serbest oyun, çocuk gelişimi için en değerli araçlardan biridir. Oyun yoluyla çocuklar öğrenir, hayal güçlerini geliştirir, duygularını ifade eder ve sosyal becerilerini pekiştirir. Çocuğunuzu yaratıcı ve etkileşimli oyunlar oynamaya teşvik edin.

  • Ekran Yerine Yüz Yüze Etkileşimi Önceliklendirin: Göz teması kurmak, konuşmak, kitap okumak, birlikte yemek yemek, sarılmak gibi basit ama güçlü etkileşimler, çocuğunuzun gelişimine paha biçilmez katkılar sağlar.

  • Model Olun: Çocuğunuzun ekran kullanım alışkanlıklarını şekillendirmede en önemli rol model sizsiniz. Kendi ekran sürenizi gözden geçirin ve çocuğunuzla geçirdiğiniz kaliteli zamanı artırın.

  • Gerekirse Uzman Desteği Alın: Çocuğunuzda sanal otizm belirtileri gözlemliyorsanız veya gelişimiyle ilgili endişeleriniz varsa, bir çocuk gelişim uzmanı veya klinik psikologdan destek almak önemlidir. Erken tanı ve müdahale, olası sorunların üstesinden gelmede kritik bir rol oynar.

 

Sonuç: Bilinçli ve Dengeli Ekran Kullanımı


Erken çocukluk dönemiekranlarla değil, sevgi, ilgi ve yüz yüze etkileşimlerle zenginleştirilmesi gereken bir dönemdir. Sanal otizm belirtileri gösteren çocukların gelişimlerinde olumlu değişiklikler gözlemlenebilmesi için, ekranla geçirilen sürenin bilinçli bir şekilde sınırlandırılması ve kaliteli etkileşimlerin artırılması hayati önem taşımaktadır. Ebeveynlerin bu konuda bilinçlenmesi ve gerektiğinde uzman desteğine başvurması, çocuklarının sağlıklı ve mutlu bir geleceğe adım atmalarına yardımcı olacaktır.

 

 

Anahtar Kelimeler: 

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page